22 Nisan 2023 Cumartesi

peki sen anımsıyor musun?


 avara


anımsıyor musun?
bir çetemiz vardı: vahşi siyah atlar
ısmarlama serserilikler yaşardık
kimseden bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
yabancıları mahalleye sokmamak gibi
ve bir gün gideceğimiz bir amerika vardı
herkesin bir amerika'sı vardı o zamanlar
herkes gece istasyonlarında
kendi amerika'sını aradı

kısık ışıklı arkadaş odaları
plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
ve dünyanın bütün limanları
önümüzdeki sessizce uzardı

biterdi plak, disk boşa dönerdi.
düşlerimiz çarpıp geri dönen sulardı şimdi
böyle zamanlarda ilk sözü söylemekten
kaçınırdı herkes
sonra bir usulca kalkar, herkese çay koyardı
anımsıyor musun?

vahşi siyah atlardık
kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
deri ceketlerimize sığdıramadığımız düşlerimiz kadar
asık ve düşmandık
dünya acıtırdı bizi. her şey kanatır, her şey yaralardı
sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
geceleri uyuyamayan çocuklardık,
otobüs garlarında uzun maceralara umar
apansız yolculuklara çıkardık

uykulu kentlere girerdik gece yarıları
ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
yumruklarımızı sıkar sessizce ağlardık
ışığı açık kalmış pencerelere, kepengi örtülü dükkanlara,
yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
adını bile bilmediğimiz bu kente
neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
uzun uzun bakardık
anımsıyor musun?

ahh o gece yolculukları
bir başka kentte, bir başka insan olmanın umutları
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
.... kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
ölenler,
terk edenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
içimizden kimse gidemedi amerika'ya
kendi amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
yağmur aldı
rüzgar aldı
zaman aldı
o vahşi siyah atları
herşey o eski rüya da kaldı

çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
peki sen anımsıyor musun?

murathan mungan-mırıldandıklarım

21 Nisan 2023 Cuma

-Hello stranger!


 cok seyden bahsedilebilir.

olan seylerden. olmayan seylerden. olmamasına razı olunurken olacak gibi olup olmayan seylerden. yuz gulduren mutlu edimli seylerden. uzen seylerden. gerceklesen hayallerden. mecal bırakmayan hayal kırıklıklarından.
bir kız arkadasıma "artık umut etmeye bile korkuyorum" demistim.
bana demisti ki "umut etmekten omrun boyunca vazgecmemek lazım, son nefesine kadar."
yazar diyor ya "hicbir seyi takmıyor gibi gorunurken icime kimseye soylemedigim buyuk umutlar sıgdırmaktan yorgunum.."
yorgun olma luksu yok aslında. kosamıyor musun yuru, yuruyemiyor musun emekle, ama hep ileriye git.
bir eski sevgilim bundan 15 sene evvel bilge karasu dan bir alıntı yapmıstı: -insan bir yerden sonra bir evi olsun istiyor, ve meşe dolapları olsun..
meşe dolaplarım ve evim var. peki neden bazen kendimi bu kadar yalnız hissediyorum?
insan sosyal bir hayvandır diyor filozof. butun insanlardan fellik fellik kacarken neden seni gorunce hep yanına sokulmaya calısıyorum, dusundun mu? burda biraz duralım ve sen beni anla. cunku beni bi tek sen anlarsın..